Bu kadar aydır en ateşli bir aşkla temas etmiş, en samimi bir hayatla yaşamıştı. Hâlâ neydi, nasıl bir kadındı, bunu bilmiyordu. Hatta hissiyatına, heveslerine dahil olmak mümkün olamamıştı. Her teşebbüsünde belirsiz kalmıştı. Düşünüyordu. Sevmiş miydi? Sır! Neydi? Muamma! Bir rüya gibi anlaşılmadan yok olmuştu. Bir sfenks olarak görünmüş, bir sfenks olarak geçip gitmişti… 1923’te tefrika edilen ve ilk olarak 1924’te kitap olarak basılan Karanfil ve Yasemin, Eylül’le haklı bir şöhret kazanmış olan Mehmet Rauf’un dönem anlatıcılığında da ne kadar usta bir yazar olduğunu gösteren, oldukça önemli bir roman. Romanın arka planında, değişen Türkiye’nin değişen insanlarını, insan ilişkilerini, kıyafetlerini, çay partilerini tartışan yazar; ön plandaysa yoğun ve zorlu bir aşk hikâyesini, bu hikâyenin üç kahramanını da enfes tahlil yeteneğiyle irdeleyerek sunuyor. Bugüne kadar hak ettiği ilgiyi görmeyen bu büyük roman, yazarının diline en az müdahaleyle günümüz Türkçesine uyarlandı.