Karamuk Ömer Faruk Tabar Annesiyle altlı üstlü oturan yalnız bir adam. Adı Çınar mı, Hasan mı, Karamuk mu belli değil. Evliliği şiddetli, şiddeti bipolar. Aynadaki sureti kendi aslından habersiz. Kelimeleri kusan bir kadın duruyor karşısında. Konuştukça mide bulandırıyor. Arka koltukta başka sınıftan bir canlı oturuyor otobüste. İnsanların aynadaki görüntüleri saniye başı değişiyor. “Kahve olmak güzel, süt olmak da öyle. Ama sütlü kahve... Rezalet!” Karamuk, varoluşu sorgulayan, Kafka’nın şapkasına dokunan, yeni ve tersine bir ‘dönüşüm’ hikâyesi. Önü aydınlık ışık, arkası zifirî...