“Biz Türkiye’de toplanıp İngiliz kadınlarından söz ettiğimiz zaman, bu dünyada isteyecekleri hiçbir şey kalmadığını düşünürdük. Ama yaşam savaşının onlar için ne anlama geldiğini, ya da bu ebedi mutluluk arayışının ne kadar korkunç bir şey olduğunu bilmiyorduk.İkisinden hangisi daha güç bir savaşım? Biz Türkiye’de yalnızca bu ikinci savaşımı biliyoruz ve tüm dünyada aynı yararsız çaba sürüp gidiyor.”“Zeynep”/Hatice Zinnur hanım – 1906Geç Osmanlı döneminin kadın yazarları Avrupa’daki, Batı’daki kadınların durumunu nasıl görüyorlardı? İstanbul’a gezgin olarak gelen Fransız kadın yazarlar, başta harem olmak üzere, Osmanlı kadınlarının hayatını nasıl görüyorlardı? Bu gördüklerinden, genel olarak, kadınlık durumuna ve kadınların özgürlük taleplerine dair, ne gibi sonuçlar çıkartıyorlardı?“Ataerkil kıskaçlar,” bu kadınların fikirlerini, eylemlerini ve onlar hakkında oluşturulan imgeleri nasıl etkiliyordu?Senem Timuroğlu, geç Osmanlı döneminde oluşmuş bu heyecanlı, incelikli ilişki ve iletişim ağı içinde, Avrupa feminizmi ile “aydınlanmış dindar” kadın hakları söylemi arasındaki etkileşimin bir portresini çiziyor. Bu karşılaşma ve etkileşim içinde çıkılan “özgür kadın”ı arama yolculuğunu takip ediyor.“Öncü” sıfatını hak eden kadınların fikirleriyle, kişilikleriyle ve hikayeleriyle tanıştırıyor bizi kitap: Fatma Aliye, Selma Rıza, Hayriye Ben-Ayad, Şeref, Hatice Zinnur, Nuriye hanımlar ve George Sand, Marc Hélys, Marcelle Tinayre, Grace Ellison “madamlar”... Bu hayranlık uyandırıcı kadınlar arasındaki arkadaşlığın yer yer romana benzer hikâyesi...