Tarih boyunca savaştığımız veya hayvancılık ve de tarım işiyle ilgilendiğimiz için, genlerimizde de organizasyon yönetimi ne yazık ki yok. Dünyaya göre çok sonradan deneyimlemeye başladığımız bir alan oldu. Çok geride olduğumuz ve açığı daha çok çalışarak kapatmamız gerekirken, maalesef geriye giden bir organizasyonel yönetim anlayışı söz konusu. Bu alanda sadece teorik olarak değil, pratikte başarılı örnekler çıkartamazsak; endüstri 4.0 fırsatını kaçıracağız. Özellikle pandemi ile tüm dünyada organizasyon yönetimlerinde ciddi değişiklikler olurken, şu anda tekrar başlangıç çizgisine gelindiğini söyleyebiliriz. Yeni düzende yönetim modelleri için geç kalmadık. Henüz yolun başındayız.Tüm dünyada sıfırlanan bir anlayış söz konusu. Özellikle kamu sektöründe bu düzeni yakalayabilirsek, devletimizin kurumsallaşması bakımından tüm dünyaya örnek oluruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini bu düzenin oluşması için fırsat olarak görüyorum. Özel sektör açısından da yeni yönetim düzenine uyum sağlayan şirketler olduğu sürece global markaların ülkemizden çıkmaması için hiçbir neden yok. Yeter ki bu alana önem verelim. Kurumlarımıza (ister özel sektör olsun isterse kamu) yönetimsel yatırımları yani beşeri yatırımları yapalım ve önemseyelim.İşte bu kitapta, kaynağı önemli olmamakla birlikte (ister özel sektör ister kamu sektörü) organizasyonlarda nasıl etkin bir yönetim modeli oluşturabileceğinizi anlatacağım. Bu yöntem, 20 yıllık yönetim danışmanlığında binlerce şirket ve kurumda elde ettiğim deneyim ile teorik bilgilerin harmanlanması sonucu ortaya çıkan ve birçok kez başarıya ulaşmış; tamamen Türk firmalarına ve kurumlarına özgü bir model olan ‘’Kurumsal Gelişim Denge Modeli’’ nden yola çıkarak oluşturulmuştur.