“Şans dediğimiz şey, her zaman iyi sonuçlar doğurmuyor. Ya da tam tersi, şanssızlık, bir felaketin eşiğinden dönmeye yarayabiliyor. İnsanlar basit olsa da dünya tuhaf.” Bülent Ayyıldız’ın öykülerinde dünya tuhaflıkları ile tuhaflıklar dünyası bir araya geliyor; daha doğrusu, büyülü gerçekçi öğelerin etkisiyle sınırlar muğlaklaşıyor. Günlük yaşama özgü dertleri, gündelik işleri, ilişkileri yeniden uyarlanmış hâlleriyle okuyoruz. Kamikazeler El Ele Uçmaz kitabında bir başka mikro evren de kuruyor Ayyıldız. “Kampüs Dörtlemesi” öykülerinde amfiler, yemekhaneler ve labirentvari fakülte koridorlarında tedirginlikle dolanıyoruz; o kasvetli atmosferde rahat nefes almak pek mümkün olmuyor! “Bütün anlatılanlar rüya olsa ne çıkar? Bu kadar hakir mi görüyorsunuz âlem-i hayali? Bu kadar mı eminsiniz gerçek dediğiniz şeyden? Her şeyi bir sisteme oturtmaktan, düzene bindirmekten bıkmadınız mı? Hiç nereye gideceğinizi bilmeden evinizden çıktınız mı? Hangi sokağa gireceğinizi içinizden bir sesin tarif ettiği oldu mu?”