Mehmet Aycı, denemeden şiire, kurmacadan eleştiriye, portreden değiniye edebiyatın pek çok alanında eser veren bir yazar. İnsanın dokunduğu, kullandığı, gözlemlediği, gördüğü ve duyduğu ne varsa yazılabilir güveni veriyor onun yazdıkları. Onun kenti sadece yaşadığı mekanlar toplamı değil; aynı zamanda bir yazı odası. Yazdıklarından kültürel ve toplumsal değişimin nabzını tutmak mümkün. Aycı, yazdıklarıyla bir bakıma kendi etnografisinin de eksik taraflarını tamamlıyor. Kahveden Gelir Sesi ise bugüne kadar örneğine rastlamadığımı zenginlikte bir oto etnografi denemesi. On iki yıldır, akşam belli bir saatten sonra düzenli müdavimi olduğu, oyun oynadığı kahvenin nasıl bir mekân olduğunu, dahası mekânın ruhunu, oyun arkadaşlarının oyundaki hallerini, oyunun hiyerarşiyi sıfırlayan özelliğini, kahve ve oyun argosunu, mekânın arka odasında, mekânda ve mekân dışında grup üyelerindeki dil değişimini, sosyalleşmenin kahve merkezli boyutunu, türlü erkeklik hallerini, katılımlı gözlemi de aşan bir derinlikte/derinlikle Kahveden Gelir Sesi kitabından izlemek mümkün. Kitap, oto etnografik merkezli olmasına rağmen sosyoloji ve antropoloji disiplinlerinin pek çok alt dalını ilgilendiren içeriğe sahip. Kaba dil bağlamında kitabın bir bölümünü oluşturan sözlük, tek başına bir Kahve Argosu Sözlüğü olarak okunabilir. Kitaptan kent antropolojisi çalışanlar kadar toplumsal cinsiyet çalışanlar da rahatlıkla istifade edebilir. Kitap, her yönüyle bir şair kaleminden çıktığını hissettiren akıcı, sahici ve samimi bir dile sahip.