“Kağnının kenarına tutunarak biraz daha yürüdü. Ayaklarıbirbirine dolaşıyordu. Öküzlere “oooha” diye bağırmak istedi, sesi boğazından çıkmadı; elleri kağnıdan kurtuldu,yere yuvarlandı, tozların içinde tekrar ayağa kalkarak koştu. Karşıdan doğru yeni çıkan serin bir rüzgâr üçeteklientarisini ve şalvarının paçalarını uçuruyor, yırtık yazma başörtüsünü siyah bir bayrak gibi dalgalandırıyordu.Kağnıya yetişemeden tekrar düştü, yüzü yolun beyaz ve kül gibi ince tozlarına gömüldü. Kağnı, taşlara çarptıkça, üzerinde bağlı ölüyü iki tarafafırlatarak ve yükselip alçalan uzun, yanık gıcırtılar çıkararak ve ay ışığının altında ve gecenin sessizliği içinde arkasındahafif bir toz bulutu bırakarak, ağır ağır kendi bildiğine ilerliyordu.”