Tevrat’ta geçen bir ayet var, İran-Irak Savaşı’ndan bahsediyor, Peygamber Yeşaya’nın bir öngörüsü bu, işte o ayet: “Feryat edin! Tanrı diyor ki: Gümüşe değer vermeyen, altını sevmeyen Medleri onlara karşı harekete geçireceğim. Oklarıyla gençleri parçalayacak, bebeklere acımayacak, çocukları esirgemeyecekler.” Ayette geçen “gümüşe değer vermeyen Medler” bugünkü İran, Babil ise Irak’tır. * Tevrat’ta geçen yine bir ayet var, bu kez Irak Savaşı’ndan söz ediyor, yine Peygamber Yeşaya’nın bir öngörüsü bu. İşte o ayet: “Ben Her Şeye Egemen Rab... Babil’i baykuş yuvasına, bataklığa çevirecek, yıkım süpürgesiyle süpüreceğim. Yakalananın bedeni delik deşik edilecek, ele geçen kılıçtan geçirilecek. Yavruları gözleri önünde parçalanacak, evleri yağmalanacak, kadınlarının ırzına geçilecek...” Buradaki Babil Irak’tır... * Günümüzde “olacak olayları önceden bilme” yeteneğine öngörü diyorlar. Ama bir öngörü kutsal bir kitapta yer alıyorsa ve olaylar binlerce yıl öncesinde söylenildiği gibi bugün bire bir cereyan ediyorsa ve de bu öngörü Yahudilerin Büyük Peygamberi Yeşaya’nın sözleriyle yazılmış ise bu artık öngörüyü aşıyor ve “kehanet” oluyor... Ve Şam... Onun da bir kehaneti var... Soru şu: Bu gerçekten bir kehanet mi yoksa tuzak mı? Ya Türkiye? Kehanetlerle başlayan bu yolu izleyiniz, tüm cevapları bulacaksınız...