“Güneş, ışıklarını sende taşıyor sanki. Yaz günü göğe bakınca nasıl kamaşıyorsa gözlerim, mevsim fark etmeksizin sana bakınca da aynısını yaşıyorum.” İlteriş’te gerçekleşen bomba saldırılarının ardından savaş artık daha da çetin bir hale gelmiştir. Karahan’da birçok şehir yerle bir olurken hayatta kalanların bir kısmı başka ülkelere göç etmeye başlar. Ülkede her şey kötüye giderken Yusuf Agâh’la Mihra’nın arasındaki aşk, zor günlere meydan okurcasına büyür ve zirvesini kara bulutların sardığı dağların arasında parlak bir güneş gibi açar. Ancak bu güneşin yaydığı ışık, bombaların saçtığı alevleri bastırmaya yetecek midir? “Döneceksin, değil mi?” “Yaşadığım müddetçe benim yerim senin yanındır, Mihra. Yaşadığım müddetçe döneceğim sana.”