“Daha sayfaları çevirmeye başlamadan okuru hayal kırıklığına uğratma riskini göze alarak söyleyeyim: Kendimi öldürmeye niyetim yok… en azından şimdilik. Öte yandan intihara karşı olduğunu; birinin hayatına son vermesinin sorumsuzca ve bencilce, hatta utanç verici ve korkakça olduğunu; insanın ne olursa olsun yaşama dört elle sarılması gerektiğini bağıra çağıra ilan edenler korosuna katılmaya da niyetim yok. Bana kalırsa intihar ne hukuki ne de ahlaki açıdan suç olarak değerlendirilebilir. Meseleyi böyle ele almamak gerekir. (...) İntiharı inceden inceye, dikkatli bir şekilde, kestirme hükümlere varmadan ya da –yaşam veya ölüm hakkı gibi– ahlaki ilkeler koymadan ve mümkünse az biraz da mesafeli durarak ele almak istiyorum. İntiharın yüzüne gözümüzü dikip uzun uzadıya bakmak zorundayız; onu ölçüp biçip etraflıca düşünmek zorundayız; niteliklerinin, hasletlerinin, kalıtımsal karakter özelliklerinin, marifet ve kurnazlıklarının neler olduğunu yoklamalı, yüzünde oluşan kırışıklıkları tek tek incelemeliyiz. Belki de yakından baktığımızda gördüğümüz şey, bize geri dönüp ters ters bakan kendi çarpık yansımamızdır