Elmas, efsanelerin taşıdır. Tarih boyunca insanlar elmasa birçok anlam yüklemiştir. Kimilerine göre dünyanın bilgeliği ve hikmeti, kimilerine göre de hastalıkların şifası elmasların içinde saklıydı. Elmas, bir tılsımdı. Krallar, yenilmemek için savaşta boyunlarında elmas taşırdı. Kraliçeler, eşsizliklerini göstermek için elmas takardı. Lakin bu eşsiz ve yok edilemez nesneye en büyük anlamı Yunanlılar yüklemişti. Onlar için elmaslar, tanrıların gözyaşlarıydı… Elmaslar içinde eşsiz yeri olanlardan biri de Kaşıkçı Elması idi. Osmanlılar ona “Kevkeb-i Dürri” demişlerdi. İncilerin Yıldızı… Peki, Kaşıkçı Elması’nın gerçek hikâyesi neydi? Gerçekten bir çöplükte bulunmuş ve üç kaşık karşılığında mı satılmıştı? Yoksa Hindistan’dan Napolyon’a, Napolyon’dan Tepedelenli Ali Paşa’ya uzanan ve en sonunda Topkapı Sarayı’na varan başka bir hikâyesi mi vardı?Yahut hiç bilinmeyen başka bir maceranın bağrında mı duruyordu? İncilerin Yıldızı, Kaşıkçı Elması’nın efsunlu hikâyesinin gölgesinde bir macera romanı. Kaybettiklerimizi bulmak isteyen bir tarihçinin ilginç serüveni…