Çin Radyo ve Televizyonu’nda futbol maçı yorumlayan kaç teknik adam tanıyorsunuz? Ya da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak gittiği Almanya’da, eğitim sistemine kızarak, kaybedeceğini bildiği halde bir Don Kişot gibi savaşan ve kazanmayı başaran? Mesleği için yaptığı fedakârlıklar sonucu Alman Futbol Federasyonu’nun jest olarak yıllık ders programını öğrencisinin programına uydurduğu kaç kişi tanıyorsunuz? Futboldaki mevkii “oyun kurucu” olmasına rağmen, hayattaki mevkii ¨hayal kurucu¨ oldu fakat diğerlerinden farklı olarak kurduğu hayalleri hep bir oyun sistemine oturttu ve onların peşini asla bırakmadı. Futbolu hep ikinci planda tuttu, çünkü onun için insan daima ön plandaydı. O hep özgür ve onurlu bir adam olmayı tercih etti; bu tercihin sonuçlarına da katlandı. Bu kitapta; caps’lere konu olan; popüler kültürün, onu sahadaki halleriyle gündeme getirmeye çalıştığı bir futbol adamını değil, hayalleri olan bir insanın hayatta kalma mücadelesini, korkularını, çabalarını, sevgisini, hayal kırıklıklarını, dostluklarını, ama en önemlisi trajikomik maceralarını bulacaksınız