Önceleri sadece yaşamını idame ettirmek amacıyla doğaya yaklaşan insan, modern çağda çevreyi faydacı bir yaklaşımla ele almış, çevreyi kendine göre, şekillendirmiş ve tamamen kendi amaçlarına ve çıkarlarına hizmet eder hale getirmiştir. Endüstrileşme, kentleşme ve nüfus artışı gibi faktörler dünyanın üzerindeki yükü artırmış ve özellikle dünyanın gelişmiş ülkelerinin benimsemiş olduğu “sürekli tüketim” ve “sürekli üretim” yaklaşımı iklim değişikliği gibi bir küresel sorununu doğurmuştur. İklim değişikliği aşırı ısınma veya aşırı soğuma şeklinde kendini gösteren, yağış rejimleri, hava olayları ve tarımsal üretim üzerine etki ederek insan hayatını önemli ölçüde etkileyen bir sorun haline gelmiştir. Bütün bunlarla birlikte, sınır aşan felaketlere sebebiyet vermesi nedeniyle uluslararası düzeyde önlem alınması gereken bir sorun haline gelmiştir. İklim değişikliğinin yol açtığı problemlere çözüm üretmek amacıyla, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlatılan uluslararası çalışmalar neticesinde pek çok çevre koruma politikası ve mevzuat üretilmesine rağmen bugün gelinen aşamada maalesef hala istenilen düzeylere ulaşılamamıştır.