Birbirilerini geride bırakmak zorunda olduklarına inanan İs, Korhan ile aralarındaki bağın kopmasının imkânsız olduğunu fark ettiğinde bir şansları daha olabileceğine inanır. İs, yeniden deneyebilmeleri için bir şart koşmuştur, zamanı geldiğinde Korhan’a bir soru soracaktır ve alacağı cevap, ikisinin kaderini belirleyecektir. Korhan, aşk ve geçmiş arasındaki o saç teli kadar ince çizgide İs’i kaybetmemek için savaşırken, ikisi de kapıda onları bekleyen daha büyük bir fırtına olduğundan bihaberdirler. Serinin dördüncü kitabında düğümler alevlere dönüşüyor ve ruhların çıra gibi yanacağı büyük bir yangın başlıyor. Ağlıyordum. Çünkü onsuz kalacaktım, artık bunu biliyordum. Onsuz kalmaktan korkuyordum, belki de bunun için ağlıyordum. Onu bu kadar çok sevdiğim için ağlıyordum. Üzerimde bir tabut kapağı gibi duruyordu; sanki o benim mezarımdı, ölümümdü; ama o benim var oluşumdu. Bakışlarının ağırlığını hissettiğim anda gözlerim aralandı. Karanlığın hüküm sürdüğü odanın içinde parlayan bir çift lezâ yeşili göz ruhuma sızdığında, gözyaşlarım şiddetlendi. Gözyaşlarımın şiddetlenmesi onu daha da büyük bir acının kollarına itmiş gibi beni tuttu. Kollarının arasında, o bir tabut kapağı gibi üzerime kapanmışken altında öylece uzandım ve sadece ağladım. Bana dokundu, tuttu, sarıldı, üzerime gök gibi gerildi ve o da benimle birlikte ağladı.