Hz. Peygamberi yetim doğması, babasından kalan mirasın miktarı, sütanneleri tarafından kabul edilmemesi ve çobanlık yapması gibi durum ve gelişmeler üzerinden fakir olarak nitelendirmek, yöntem ve tarihî bilgi açısından doğru değildir. Resûlullah Mekke’de kıtlık ve boykot yılları gibi sınırlı dönemlerde fakirlik yaşamışsa da yaptığı uluslararası ticaret ve Hz. Hatice ile evliliği sonucunda zengin olmuştur. Kur’ân da bunu teyit eder: “Seni fakirken zengin yapmadık mı?” Hicretin ilk yıllarında Hz. Peygamber fakirlik yaşamıştır. Ancak Peygamberimiz beslediği hayvanlar, gelen hediyeler ve ganimetler, özellikle de yaptığı ticaret sayesinde zenginleşmiştir. Çok çocuklu kalabalık bir aileyi geçindirmesi, çok sayıda yetim ve fakirin bakımını üstlenmesi, köle azat etmesi, Ashâb-ı Suffe’nin giderlerinin bir kısmını karşılaması, heyet ağırlaması ve en yakın arkadaşlarının çok zengin olması, onun zenginliğinin göstergeleridir. Hz. Peygamberin varlıklı olmakla birlikte alçakgönüllü ve sade bir hayat yaşaması, yanlış bir yöntem ve bilgi eksikliği neticesinde onun fakirliğine yorumlanmıştır.