“Bir zamanlar mutlu bir kızdım ben. Çilekli bir sakız, toprak kokan ellerimle ektiğim çiçek fideleri ve denizin tatlı esintisinin okşadığı yemenim yeterdi beni gülümsetmeye. Bir gün o geldi. Hayatıma düşürdüğü korkunç yıldırım, beni onun isli, karanlık dünyasına mahkûm etti. Artık zihnimin direksiyonunda ben yoktum; o vardı. Küllere boğduğu geleceğimi kirli avuçlarından kurtarmak için her şeyi yapardım. Savaş daha yeni başlamıştı ve sarsıcı düellomuzu sonuna kadar götürmeye kararlıydım.” “Mervan altı harf, iki hece… İçimdeki yakıcı celladım. Bu sözcük varlığını ve zulmünü ifade etmeye yeter mahiyette miydi, bilmiyordum. Yaşadıklarım yaşayacaklarımın fragmanı bile değildi. Biliyordum, ben ucuz kurtuluşların kadını değildim.” Okyanus mavisi gözleri ve altın sarısı saçlarıyla Karadeniz'in hırçınlığında demlenmiş Nazar Ateş… Bey olmak için büyütülmüş, merhamet ve sevgiden habersiz Mervan Hanzade… Kader bu iki zıt karakteri hiç hesap edemedikleri sınavlarda sınayacak. Yeri geldiğinde kor ateşlerde yakacak yeri geldiğinde iç hesaplaşmalarında boğacak. Ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Genç bir kadının intiharıyla başlayan ve her dakika tırmanan heyecan dalgasıyla soluksuz okunabilecek bir roman.