Bu kitaba; 1919 Alman Devriminin başarısızlığını, Yunanistan devriminin nasıl gümüş tepside emperyalistlere hediye edildiğini ve Sovyetler Birliği’nin neden yıkıldığını, Marx’ın ünlü üretici güçler ve üretim ilişkileri tezini analiz ederek giriş yaptım. Ve devamında Marx, Engels ve Lenin’in, yaşadıkları dönemlerdeki önemli gelişmeleri ve de Stalin’in yönetim biçimini değişik tanıklar aracılığıyla ele alıp size aktardım. Tespitime göre; üç ülkedeki sağ komünistlerin birçok özellikleri, çarpıcı oranda benzerlik gösteriyor. Bu da sağ komünizmin gelişip serpilmesi için gerekli koşulların her yerde olgunlaşmış olduğunu ve bu sapmanın Stalin iktidarıyla birlikte zirve yaptığını Lenin, Mao, Castro ve Che’nin anlatımları da göstermektedir. Bu olguların nasıl gelişip ortaya çıktığını, koşullarımın olumsuzluğuna rağmen ortaya koymaya çalıştım. Önümüzdeki devrimci kuşakların bu konuyu daha derinlemesine ele alacağını umut ediyorum. Çünkü emperyalizmin olağanüstü organize olduğu ve kendi geleceklerini, çıkardıkları dersler ışığında garantiye almak için her türlü taktiği (iğrençlik-aşağılık-uzlaşma- katliam, algı yönetme-işkence-güler yüz-gayri insani yöntemler vb.) uyguladıkları bir dönemden geçiyoruz. Ezenlerin, sömürenlerin yani kötülerin, bu derece örgütlü ve bilinçli olduğu bir çağda, ezilenler açısından durum, içler acısı. Bu öyküde, kendine komünist diyenlerin, mevcut sisteme nasıl destek verdiklerini göreceksiniz, hem de burunlarından kıl aldırmaksızın! Sağ komünizm, aslında devrimci saflarda görü- nüp, düşmanı taklit etmekten başka bir şey değildir. Sosyalizm adına felaketleri yaşatan, onunla ilgili umutları söndüren hastalığın kaynağına gitmek sizce de önemli değil mi?