Helmintoloji Pratiği Prof. Dr. Ahmet Doğanay kitabı Veterinerlik - Ankara Nobel Tıp Kitabevleri
Helmint enfeksiyonlarının teşhisinde, diğer enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi canlı konaklarda klinik ve laboratuvar bulgularından, ölü konaklarda ise nekropsi sonuçlarından yararlanılır. Ancak helmint enfeksiyonlarında çoğunlukla belirgin ve spesifik bir klinik semptom görülmez. Görülen semptomlar da karakteristik olmayıp hastalığın kesin tanısında fazla önem taşımazlar. Sadece helmint enfeksiyonunun varlığı açısından şüphe uyandırırlar. Hastalığın kesin olarak teşhis edilebilmesi için parazitin kendisinin ya da yumurta, larva gibi gelişim formlarının görülmesi gerekir. Bu nedenle canlı konaklarda helmint enfeksiyonlarının teşhisi büyük ölçüde hastalık etkenini saptamaya yönelik olarak yapılan laboratuvar tanı yöntemlerine bağlıdır.
Helmint enfeksiyonlarının teşhisinde kullanılan laboratuvar tanı yöntemleri, direkt ve indirekt tanı yöntemleri şeklinde sınıflandırılabilir. Paraziter bir enfeksiyonu teşhis etmenin en güvenilir yolu, enfeksiyona neden olan etkenin tespiti ve tanımlanmasıdır. Dolayısıyla helmintlerin ve bunlardan ileri gelen hastalıkların teşhisinde daha çok direkt tanı yöntemlerinden faydalanılır. Öteden beri geleneksel (rutin) olarak uygulanan bu yöntemlerle başta dışkı olmak üzere idrar, kan, burun akıntısı, balgam, kusmuk gibi konağa ait çeşitli materyallerde bulunan parazitlerin erişkinleri ya da yumurta, larva gibi gelişim formları mikroskobik (nadiren makroskopik) olarak görülmek suretiyle kesin teşhise gidilir. Ölü konaklardaki helmintlerin tanısı da nekroskobik inceleme sonucu organ veya dokulardaki parazitlerin erişkin veya gelişim formlarının saptanmasıyla mümkün olur.