“Tıp hakkında düşüneceksek eğer, her düşünce kırıntısı bazen yakarcasına, bazen okşarcasına yaşama değer. Tıp, felsefenin izdüşümü, somutta vücut bulmasıdır. Filozofun kavramsallaştırdığını –en uç noktalarda– hekim deneyimler; onun mutlak sorunsallarını yaşa(ntıla)r. Yaşamın tazeliğinde varlığın ve tamlığın yeşerdiğini, zamanın canlıları tükettiğini ve ölüme götürdüğünü görür; her iki yöne doğru da hastalarının varoluş serüvenini etkileyebileceğinin farkındalığıyla yüklü ve yükümlüdür.” Hekimin Filozof Hâli - 1 tıp ve felsefe arasında daha sık gerçekleşmesini beklediğimiz buluşmalardan biri. Genelde sadece “hastalık hâlinde” muhatabı olduğumuz tıp dünyasının, hayatla ve ölümle, insan olmanın ve yaşamanın anlamıyla her gün yüzleştiğini, yüzleşmek zorunda olduğunu vurgulayan yazılardan oluşan elinizdeki kitap, okurlara da cesaret aşılayacak nitelikte. Tıp alanındaki “yabancılaştırıcı” gelişmelerden kişinin bedeni üzerinde söz sahibi olup olmadığına dair etik tartışmalara ve ölümlü olmanın getirdiği felsefi aydınlanmaya kadar birçok önemli konu üzerine tartışmalar aslında tek bir gerçeği vurguluyor: Hekimin filozof hâli, hekimin zorunlu hâlidir.