Hegel, felsefe tarihinin hakikat hakkında sürdürülen uzun bir diyalog olduğunu düşünür.Bu nedenle, felsefenin geçmiş veya güncel tüm başat eğilimleri ve filozofları onun muhatabıdır; kendi felsefe sistemini idealistlerinin üstadı Kant, eleştirel felsefesini geçmişle tam bir kopuş üzerine kurmuştu.Kant'ın yeni felsefesinin eleğinden geçmişin nereseyse hiçbir felsefesi geçemiyordu. Hegel ise geçmişe hakkını vermeyenin geleceği de kuramayacağını düşünen filozoflardandır.Hem Kant'ın felsefeye getirdiği yeni şartlara uyar , başka bir deyişle onun eleğinden geçmenin yolunu bulur; hem de felsefe tarihinin hakikat yani Hegel için mutlak yolundaki çileli yolculuğunu devam ettirir.Sonuç olarak öyle bir felsefe sistemi ortaya koyar ki, bu anıta bakan herkes ya hayranlıkla ya tiksintiyle orada bir devrin kapandığına kanaat getirir.Tamamına eren, Platon'dan ibaret devam eden felsefe yapma şeklidir.Hegen'den hemen sonra gelen Marx ,Nietzsche ve Kierkegaard bir devrin kapandığının bilincind olan , hatta tam da bu nedenle kendilerine filozof denmesini istemeyen düşünürlerdir.Bu sıra dışı düşünürlerin ortak noktalarından biri , Hegel'den sonra ya onun aynen taklit etmek ya da bambaşka yollara girmek gerektiğinin farkında olmaarıdır.İşte Hegel'i tam bu bağlamda okuyan Tom Rockmore , yaşayan en eönemli Hegel uzmanlardan biri. Öncesiyle ve sonrasıyla Hegel felsefesine tarihsel bir giriş olması bakımından kitabın tüm dillerde bir ilk olduğunu söylüyor.Herhangi bir felsefi altyapısı olmayanlar için yazdığını söylüyor. Herhangi bir felsefi altyapısı olmayanlar için yazdığını söylediği bu kitaptaki amaçlardan biri de Hegel'in anlaşılamayan karanlık bir filozof olduğu konusundaki yaygın kanıyı kırmak.