Aydınlanma Dönemi’ne yeni bir bakış açısı sunan Stéphane Van Damme düşünce ve kavramlar tarihinin ötesinde, filozofların seyahatleri, dostlukları, yazışmaları ve arşivlerinin, gittikleri salon, kolej ve botanik bahçeleri gibi bilme/bilgi mekânlarının Roma, Paris ve Edinburgh gibi şehirlerde izini sürerek felsefe tarihine “açık havada” katkı sağlıyor. “Entelektüel felsefe tarihi 19. yüzyıldan beri hem bir tür hem de kurumsal ve pedagojik bir faaliyet olarak görülmüş felsefi sorunu anlamaya öncelik tanıyan yöntemi tesis etti. Felsefenin kurumsallaşmasına ve siyaset ve toplum nezdinde tanınmasına büyük katkı yaptı. Bununla birlikte meseleye daha yakından bakacak olursak felsefe tarihi dediğimiz şey bugün bile sıklıkla tarihsel sabite olarak tasavvur edilen faaliyetlerin ve nesnelerin zayıf biçimde tarihselleştirilmesiyle nitelenir... Bu yüzden, tarihle edebiyat arasındaki, tarihle bilimler tarihi arasındaki, yahut tarihle sanat tarihi arasındaki semeresi bol alışverişleri uzun süre boyunca görmezden geldi ki bu alışverişler yöntemlerin dolaşımını aydınlatıp epistemolojik sınırlarını yeniden şekillendirebilirdi.”