Sanat galerisinde gördüğü bir tablo Hare Güz’ün oldukça ilgisini çeker. Tabloyu dikkatli bir şekildeincelerken hayatındaki dengeleri alt üst edecek adamla tanışacağından bihaberdir. Genç kadının hüzünlübakışlarını fark eden adam, tabloyu hediye olarak Hare Güz’e gönderir ve hikâye başlar. İkisini bir araya getiren kader, tesadüf sanılan karşılaşmalarla daha da düğümlenir. Hare Güz, ilgisini cesurbir şekilde belli eden adamdan uzak durmaya çalışır çünkü korkuyordur. Korktuğu karşısındaki adam değil;o adamı sevmek, en önemlisi de sevdikten sonra onu kaybetme ihtimalidir. Aklı ve kalbi arasında yaşanan savaşın ortasında kalan Hare Güz, en mutlu olması gereken günde acımasızbir gerçekle karşı karşıya kalır. O gerçek; inancını, kalbini, yaralarını ve çocukluğunu sular altındabırakacaktır. “İnsanların yaraları çocukluğundan başlar. Gel biz seninle yeniden başlayalım, bu kez yaramız yokken tanışalım.’’