Gürer Aykal, Eskişehir’in Çifteler köyünde dünyaya gelmiş, Fırat Nehri’nde yüzmeyi öğrenmiş, Diyarbakır’ın Süryani Kilisesindeki orgu çalmış, Sülüklü Sokak’ta futbol takımı kurmuş; babası, müzik öğretmeni “Tevfik Hoca” sayesinde doğal bir müzik ortamında yetişmiş. Bir gün devletin müfettişleri Anadolu’da tarama yaparken onun absolut kulağını öğrenmişler. Ankara Devlet Konservatuvarina getirildiğinde 11-12 yaşlarındaymış. Ve 26 yaşına denk bu kurumun öğrencisi olmuş. Okuldaki ilk günlerinde küçük çalgı toplulukları kurup, kendine göre besteler yazıp onları yönetmesi hocalarının dikkatini çekmiş. Ahmed Adnan Saygun yaşamı boyunca onun hamisi, Prof.Lessing ise rol modeli olmuş. Londra’da Royal Academy ve Guildhall Music School’da sonra Roma’da Santa Cecilia’nın diplomalarını almış. Yaşamının her döneminde içerik ya da yorum açısından yoz bulduğu müzikle savaşmış. Böylece kimi orkestracının protestosuna uğrarken, kimi orkestracıya da yeni ufuklar açmış. Dünyanın değişik köşelerinde sayısız Türk yapıtı çaldırıp pek çok yabancı sanatçıya da Türk bestecilerini tanıtmış.1991’den beri Sevda-Cenap And Vakfı’nın Danışma Kurulu Başkanı olan Gürer Aykal bu kitapta yaşam öyküsünü kendi ağzından anlatıyor. Onunla orkestra şefliği üstüne yaptığımız bir söyleşi nice genç müzikçiye ışık tutacaktır. Ben ilk kez bir orkestra şefinin portresini yazdım. Tutkulu ve başarılı bir Cumhuriyet çocuğunun dünyasını sizinle paylaşmanın kıvancını yaşıyorum.