“İNSAN AŞKI BIRAKINCA YAŞLANIR” DER MÁRQUEZ. BENSE AŞKTAN KAÇAMADIĞIM İÇİN ÖLÜRKEN HAYLİ GENÇ GÖRÜNÜYORUM. Sen hangi aralıklarla güneş tutulması gerçekleşir bilir misin? Ben söyleyeyim sevgilim; yılda iki ila beş güneş tutulması gerçekleşir. Peki, sen hiç güneş tutulmasının hayalini kurdun mu? Ben kurdum. O anın gelişini iple çekerdim. Neden biliyor musun? Sadece diğer insanlarla ortak bir anı paylaşabilmek için... Gündüz gözü onlar gibi hissedebilmek için... Çocukluğumdan beri güneşten kaçtım. Sadece güneşten değil; olası dostluklardan, aşklardan da kaçtım. Kaçmak zorundaydım çünkü biz ailece güneşle kan davalıyız. Annemi güneş aldı. Annemin özünü alan güneş şimdi benim özümü de senden ayırıyor. Bizi güneş kuruttu sevgilim. Merak etme, karanlıkta da olsam seni sevmeye devam edeceğim. Ben zaten seni hep zifiride, zemheride sevdim. Hastalığı yüzünden hayatı boyunca güneşten kaçmış, hayatı günbatımlarıyla başlayıp tan vaktiyle sona ermiş, hiçbir zaman günün ilk ışıklarını sevdikleriyle kahvaltı sofrasında karşılayamamış, onlarla ortak bir anı paylaşabilmek için güneş tutulmalarını iple çekmiş bir kadındı. Ve bir gün aşk kapısını çalıp, onu aydınlığa çağırdığında aşka teslim oldu. Aşk onu aydınlattı. Fakat aydınlık, intihar demekti.