Şu an birden kendimi, kırk yıl öncesi yazmış bulunduğum bir eserimi, ikinci bir kez daha tekrar baskıya hazırlamak gibi ender durumla karşı karşıya kalmış olarak buluyorum. Bazı muhkem kişilikli insanlar, özünde sözünde fiili tabiatı itibariyle daima aynı ve değişmeden kalabiliyor olsalar da, ancak hızla geçen ve değişen zamanla dış kabuğunda da olsa, mutlaka biraz değişime uğraması ya da uğramaya maruz kalmış olması muhtemel bir durum da olabiliyor. Aslında bu değişim tam olarak içte olan bir değişim sayılamaz elbette, yani kişinin tavırları, el yazısı, üslubu, zevkleri, kavramları, içgüdüleri bir kişiliğin asli olan değişmez unsurlarındandır. Söz olan konu iç değişim imiş gibi de görülen bu değişimler, daha çok, genelde bilgi dağarcığında meydana gelen ve bilginin sürekli artışından kaynaklanan sebeplere bağlı olan dış etkenlerden kaynaklanmaktadır. Bilgideki bu değişimlerin yıllar geçtikçe ilerleyip gelişen süreçlerde artışının meydana gelmesi, akıp giden şu zamanda, birtakım revizyonlara ihtiyaç duyulacak değişimlerin meydana gelmesini de elbette tetiklemekte ve bu durum normal karşılanabilinecek işlerden de olsa gerek.