Gazeteci-yazar Fehmi Çalmuk’un yayımlanmış 19’uncu eseri olan Göbeller, bir Çorum romanı. Çalmuk, bağrından “Göbeller” çıkaran bu bölgenin kahraman evlatlarını, “Çorumlular mahcup Anadolu çocuklarıdır. Muhannete muhtaç olmadan, sebat etmeyi ertelemeden, öfkesini isyana dönüştürmeden yaşar, giderler. Ben onları vatana, toprağa, sevdiklerine olan sadakatlerinden vazgeçmeyen insanlar olarak tanıdım. Onlar için ‘devlet’ dedi mi akan sular, ‘millet’ dedi mi esen rüzgâr durur. ‘Dayan Allah’a, güven Allah’a” düsturu ile hareket ederler” diyerek anlatıyor. Romanların alışılmış kalıplarının dışına çıkılarak Göbeller romanında “yerel sözlük” de yer alıyor. Çorum’un yöresel ağzını kullanan Dilber Kadın ve Öpçe Osman şimdiye kadar kamuoyu tarafından bilinmeyen, duyulmamış sözcükler, deyimlerle romana ayrı bir renk katılıyor. Göbeller; Milli Mücadele yıllarında Çorum’un Veli Paşa Konağı’nda yaşanan dudak ısırtan entrikaları okuyucu ile buluşturuyor. Veli Paşa ve eşi Sıdıka Hanım’ın birbirlerinden habersiz olarak Teşkilat-ı Mahsusa için çalışmaları Göbeller ’de polisiye romanları aratmayacak şekilde işleniyor. Göbeller; iki farklı zaman diliminde, sihirli bir yüzük etrafında yaşanan olayları okuyucu ile buluşturuyor. Gayrimüslim bir usta tarafından aslında bir define kapısının anahtarı olarak yapılan yüzük, sihir ve büyü gibi esrarengiz dünyanın kapılarını bizlere açarken ruhani varlıkların bilinmeyen dünyasına da ilginç bir yolculuk yapmamızı sağlıyor. Romanın kahramanları arasında Enver Bey komutasındaki; Öpçe Osman, Molla Sadık, Koca Bekir, Hüsnü ve Fehmi Derviş gibi askerler yer alıyor. Göbeller parolasını kullanan askerlerin Rum çeteciler ile aksiyon dolu mücadelesi de okuyucu ile buluşturuluyor. Samsun’a çıkışının 100’üncü yılında Milli Mücadele’de Ankara’ya gelerek Büyük Millet Meclisi açılış çalışmalarına başlamak isteyen Mustafa Kemal Paşa’da “Nuh Paşa” kod ismiyle romanda yer alıyor. Romandaki kurguya göre Göbeller, Mustafa Kemal’i Rum çetecilerin saldırısına karşı koruyarak Ankara’ya ulaşmasını sağlıyor. Toprağın kokusunun, buğdayın sarısının, bir zikir halkasında yer alan dervişin zorlu imtihanının anlatıldığı romanda, cinler, sihir ve cin yakma seremonisi de detaylı bir şekilde anlatılıyor. “Kitabın kapağı açıldığında Enver Bey şaşkınlıktan dilini yutacaktı. Sayfalar oyulmuş, evrak saklanabilecek bir kutuya dönüştürülmüştü kitap.