Tasavvuf ehli âlimler; insanın bilerek ya da bilmeyerek, şeytanın fitneleri ile aşırılığa kaçan ya da azan kulunu, illetli yani hastalıklı olarak nitelemişlerdir. Bu hastalık da doğrudan kalp hastalıklarıdır. İnançlı olsun ya da olmasın, yanlış yapan ya da yanlış yolda olan insanın önce kalbinde bir şüphe hissi oluşur, bazılarında bu titreme veya ürperme şeklinde, bazılarında ise korku şeklinde etkisini gösterir. Eğer bu hislere boş verilirse, kalp şeytanın emrine (etkisine) girer ve artık bu yanlışlar olağanlaşır. Etrafından kınama ve eleştiri de gelmiyorsa, bu hali ölene dek sürer. Hataları sonucu kişinin günahları katlanmış ve sonuç olarak şeytan, kalbi ele geçirmiş olur. Yüce Allah bu durumu, Kerim kitabında “kalbin kararması”, “kalbin paslanması”, “kalbin taşlaşması” ve hatta “kalbin mühürlenmesi” şeklinde (biz akıl sahiplerine) duyurmaktadır. Bismillahirrahmanirrahim! “Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir………” (Enfâl Suresi, 2. Ayet) Beğeniyle okuyacağınızı ümit ediyorum…