“...alt katta, denize karşı duran şöminemin sağ tarafına anneannemi, sol tarafına da dedemi çerçeveledim. Sanki artık sonsuza dek, Gemsaz’ın kaptan köşkünde, sonsuz denize benimle beraber bakıyorlardı. Bir an için, senelerdir görmediğim, artık değil gülüşünü, kokusunu bile tanıyamayacağım kadar yabancılaştığım annemin de tablosunu yapmak istedim fakat buruk bir acı sardı içimi, burnumun direğini sızlatarak... Hatırlamıyordum. Annem, gülünce gözleri kısılanlardan mıydı, tebessümünde gamzesi belirginleşir miydi, gamzesi var mıydı yüzünde?” Annemle yaptığımız kahve sohbetlerimizde kendimi hep Gemsaz’da buldum. Deniz kenarında büyüyen Milda’nın hayatı, kaleme alınması gereken anılarla dolup taşmaya başlamıştı. Her anı, paha biçilemez değerdeydi. Yazmaya başladığım o gün, bugünün geleceğini biliyordum. Yaz anıları ile dolu bu kitapta, küçük bir kızın mutlu, heyecanlı ve hüzünlü günlerine eşlik edeceğiz. Merhaba Gemsaz!