Küçük şehirlerin küçük burjuvaları, akşamları müzik kutularının etrafında toplanırlardı ve Riviére, "Onlara adil davranmışsın davranmamışsın önemi yok, onlar yoklar bile," diye düşünüyordu. İnsanlar onun için yoğrulması gereken işlenmemiş balmumlarıydı. Bu maddeye ruh vermeliydi, onda irade yaratmalıydı. O, bu sertliğiyle onları köleleştirmeyi değil, kendilerini aşmalarını sağlamak istiyordu. Küçük Prens kitabıyla milyonlarca insana ulaşmış olan Antoine de Saint-Exupéry, Prix Femina ödüllü bu yapıtında, posta seferleri düzenleyen bir havayolu şirketinin tek bir gecesinin portresini çiziyor. Saint-Exupéry insanlık hallerini, sadelikle ve en az gerçekteki gibi tüm olağanlığı ve tatsızlığıyla okuyucuyla buluşturuyor.