Gözlerini açmıştı bir güz günü, ahşap bir evde Babasının dut fidesi diktiği o mesut günde O büyüdükçe o da büyüsün demişti, aylardan Kasım Bir fide ile birlikte büyüdü Fikriye Hanım Mevsimler devir daim etti, yağmurlar ıslattı ya toprağı Göründü ağacın yeşil yaprakları, ilk meyvenin tomurcukları Bahçede minik adımlarla koşturuyor, neşeli bir Hanım Bir fide ile birlikte büyüyor Fikriye Hanım Bir görmeliydiniz ağacın rengarenk dutlarını ve gölgesini Rüzgarlar taşıyordu çapkınların kalbine bir genç kızın sesini Ah o gözler, o ipek saçlar, o ne alım o ne çalım Bir dut ağacının gölgesinde âşık oldu Fikriye Hanım Kum saatinin kumları veda vakti yakındır dediğinde Kurumuştu dut ağacı, şiirler yazılmaz oldu eksilen gölgesinde Aynalar göstermez oldu eski halimi, neden beyazlar içinde saçım Bir dut ağacı ile birlikte yaşlandı Fikriye Hanım Dört kolluyu omuzlayan, köstekli saatli, dört kabadayı Burkarken hüzünle, ıslanan kaytan bıyıklarını Bir de bir yağmur ki, sanki gök yarıldı sanırım Dönülmez bir yolculuğa çıkıyor Fikriye Hanım