“Ey, benim babam! Duydum ki Haçlı orduları yaşımın küçüklüğünden umuda kapılmışlar. Öyleyse gün, bu umudu boşa çıkarma günüdür. O nedenle diyorum ki eğer padişah ben isem, size emrediyorum: Gelip ordularımızın başına geçin! Yok, eğer padişah siz iseniz, ben tahttan iniyorum, yine gelin ve görevinizin başına geçin!” Aradan birkaç gün geçmişti. Emir yerine getirilmiş, mektup sahibine ulaşmıştı. Mehmet’in babası II. Murat mektubu dikkatle okurken yüzünde gururlu bir gülümseme belirdi. “Bu yaşta, bu zekâ, haaa!..” dedi kendi kendine. “Çok haklı. Çok da güzel söylemiş!” Masasının başına geçti. Cevabını yazmaya başladı: “Ey oğul! Dediğini yapar, ordularımızın başına geçerim ama bir şartla. Tahtta yine sen olacaksın.” Acaba Mehmet mektubu alınca ne yapacaktı?