Onları 80’li yılların ortasında, koğuş sessizleştiğinde, herkes ranzasına, çekildiğinde, koğuşun oturma odası nda küçücük harflerle yazıyor, sonra bu dosya kâğıtlarını katlayıp saklıyordum. Ama her defasında, her operasyonda askerler yatağın altında, temiz çamaşırların arasında, olmadık yerlerde buluyor ve incelemek üzere götürüyorlardı. Asla geri gelmeyeceklerini, çoktan yırtılıp atılmış olduklarını bildiğim için bu kâğıtların, hafızamda geri çağırıyor bu yazdıklarımı ve yeniden kâğıda döküyordum. Elbette her defasında da biraz değişmiş oluyorlardı. Ancak sivil cezaevine nakledildiğimde son şekillerini aldılar. Birer kopyasını Murat Belge’ye yolladım, övgü dolu bir cevap alınca da cesaretim arttı. Tahliye olduktan bir buçuk yıl sonra kitap olarak çıktı hikâyelerim. 1989 Şubatı’nda. 18 yıl olmuş.