Bir sabah, bir kutunun içinde, köpeklerin insanlara hükmettiği yeni bir düzene uyandığınızı düşünün. “Sahip olanlar” ve “sahiplenilenler” yer değiştirmiş. Öncesi yok. İnsanlığın ortak bir geçmişi yok. Her şey burada başlıyor. Peki, burada mı bitecek?Serhan Kansu, bu değişim üzerine kurduğu distopik anlatısı Evcil İnsan Barınağı’nda, iki uç noktanın, empati ve vahşetin sınırlarında insanın neler yapabileceğini anlatıyor. Bir köpek gibi düşünebilmek, bir insan gibi teslim olmak için.“Eskiden bir ailem vardı. Bir annem ve babam, bir de köpeğim. Şimdi bulanık bir resim gibi geliyorlardı gözümün önüne. Annemin sırtı dönük, yüzü belirsiz. Bu, dünyaya yeni gelmiş genç bir bedenin kendini savunma şekli olmalıydı. Yaşlı bir adamın, geçmişini tam olarak hatırlayamaması...Eğer ölüm zihni tam olarak siliyorsa ve tekrar dünyaya geliyorsak, tekrar dünyaya gelmenin hiçbir anlamı olmazdı. Ne kazandığımızı ya da ne kaybettiğimizi bilmeden, hiçbir ders almadan ya da ders vermeden başa dönmek. Hiç yaşamamış gibi, en başından tekrar başlamak.”