“Bizi sarmalayan çemberlerde, gittiğimiz her yerde bir fark yaratabilir ve herkese sevgimizi gösterebiliriz. Çemberlerimiz genişlerken ve onları meraklı gözlerle izlerken kendi içindeki sevgiyle başlayan O ilk çemberi hatırla.” Bebeklerin annelerine ait çembere ortak olarak başlayan yaşamları, burada içselleştirilen güven ve sevgi duygularının katkılarıyla, büyüdüklerinde kendi biricik çemberlerini yaratabilmeye doğru evrilir. Sadece bir kişi için güvenli, minik bir yer olan ilk çember epey kişisel deneyimlerle doludur… Arzular, korkular, endişeler, hazlar ve en mahrem anılar bu alanın içinde saklıdır. Bu ilk minik çember zaman içinde çevresine çizilen yeni çemberlerle büyümeye ve genişlemeye başlar. Çocuğun hayatına giren her yeni bir aile üyesi, evcil hayvan, arkadaş ve diğer önemli kişiler yakınlıklarına göre farklı halkaların içinde yerlerini edinmeye başlarlar. Bu katman katman genişleyen çember dalgası, kişisel ve toplumsal alanların keşfi ve sınırların tanınması açısından büyük önem taşır. Etrafımızdaki Çemberler, bizlere ve ötekilere ait olan “alan” gibi soyut bir kavramı, epey anlaşılır bir dille anlatırken, etkileyici görselleri aracılığıyla iyice somutlaştırıyor. Özellikle son yıllarda herkes için önem kazanmaya başlayan mesafe ve bireysel alan gibi sözcüklerin yaşamlarımızdaki izdüşümlerini inceliyor. Tıpkı kesişen kümeler gibi hepimizin ayrı ve ortak olan deneyimlerimizi birbirimizle paylaşırken, bireysel farklılıklara saygının ve hoşgörünün öneminin altını çiziyor. Kendi çemberimizde yalnız kalmak çoğu zaman rahatlatıcı olsa da zaman zaman bu konfor alanından çıkmanın neler kazandıracağı üzerine düşündürüyor, aynı zamanda ortak alanları paylaşmanın zorluklarını da dile getiriyor. Tüm bu özellikleriyle, minicik bir çemberde başlayan hayatımızın zaman içinde dönüşerek nasıl karmaşık hale geldiğini, bir tarafıyla da karmaşanın ruhsal dünyamızı nasıl zenginleştirdiğini bizlere sunan Etrafımızdaki Çemberler, Başak Önsal Demir'in eşsiz çevirisi ve Petek Halman'ın editörlüğüyle Türkçede...