“Bir gün, aniden, üzerinde, ‘çok uzaklar’ yazan otobüse binip gidiversem ve yapılması gereken ve yapılması gerekmediği hâlde her gün yaptığım ne varsa hepsini geride bırakırken, kalçalarımı her biri birbirinden farklı yumuşaklıkta sandalye ve koltuklara bırakıp, her biri birbirinden farklı yumuşaklıkta keklerden tadarken, her biri birbirinden farklı yumuşaklıkta insan sesleri dinlesem... Sonra, sıcak ve çok yumuşak kumlara uzanıp, soğuk ve yumuşak bir dondurma yesem... Keşke, bunu, öylece o anda, önünü, arkasını düşünmeden yapabilecek yumuşaklıkta bir zihnim olsa...” Et Duvar Ter Sıva, kolundan söküp atamadığın ve bazen ona rağmen, bazen de onunla birlikte yaşadığın bir ağrının hikâyeleştirilmesi, kendi duvarlarını teriyle yıkadıktan sonra tüm gücüyle yıkmaya çalışanların bir güç savaşıdır, kendilerine karşı… Bir aynanın üzerine örtülmüş örtüyü aniden kaldırıp, kendinle göz göze gelmen için tasarlanmış bir kelimeler bütünüdür. Hayalle gerçeğin zaman zaman iç içe geçerek baloncukların oluştuğu bir yanılgının içinde değişik zamanlara kayan, bir modern zamanlar kaygısıdır hem okumak hem de kapatıp gitmek için… Yine de bu kitap, en çok, hayali renkler ve ağız sulandıran tatlarla donatılmış bir uzaklar güzellemesidir, etten yapılmış duvarını kendi terleriyle sıvayanlar ve her şeyi bırakıp gitmeyi özleyenler için…