Akşamüstleri hüzündür Aysel, Dört duvarı taş avluda birleşen bir ışık hüzün. Bakma ona, gir içeri. Hüzünlere bakmak ayıptır oğlum. Ve Aysel, pencere kenarına tüneyen loş bir kedidir. Hüzün bana gözyaşı, Hüzün bana Yakup, Hüzün bana bilmem ne. Ama en çok da hüzün bana pencere kenarında akşamları mahmurlayan loş bir kedidir. İşte! İç değil hiç güveysinden hâllice yaşadım ve bir şair gibi öleceğim, Ölünce ben hüznümü çıkarıp bir kapı arkasına asacaklar, Artık kimsenin işitmediği ahşap gıcırtıya karışıp akıp gideceğim.