Bu çalışma, Milli Mücadele basını üzerinde Güney Cephesi Ermeni olaylarına tarihsel araştırma yöntemiyle eğilmeyi amaçlayan bir çalışmadır. Çalışmamızda gazetelerde yer alan Ermeni olayları ile ilgili haberleri, tarih araştırmalarına katkısı açısından inceleyip, olayların meydana geldiği dönemi de göz önünde bulundurmak suretiyle yaptığımız değerlendirmeler ışığında bir sonuca varmaya çalıştık. Çalışmamızın, Millî Mücadele dönemine ilişkin basın incelemesine dayalı araştırmaların eksikliğinden dolayı, bu alana katkıda bulunması umudundayız. 19. Yüzyılda ortaya çıkan Ermeni sorunu büyük devletlerin, özellikle de Rusya’nın ve İngiltere’nin çalışmalarıyla uluslararası bir karakter kazanmıştır. Osmanlı Devleti içindeki diğer azınlıklar gibi Ermenileri de etkileyen milliyetçilik akımı, büyük devletlerin sömürgecilik yarışında küçük ulusları piyon olarak kullanmaları, Ermenileri devlete karşı isyana sevk eden önemli nedenlerdendir. Rusya, tarihi emeli olan sıcak denizlere inmek, İngiltere de Hindistan ve Uzak Doğu’daki sömürgelerine ulaşacak güvenli bir yol için Ermenileri kullanmışlardır. Rusya ve İngiltere’nin yanında, Fransa da emperyalist amaçları için Ermenileri Çukurova bölgesinde piyon olarak kullanmıştır. O dönemde Taşnak ve Hınçak sonrasında da ASALA bugün de PKK emperyalistlerin hizmetindeki terör örgütleridir. Başka bir ifadeyle bu terör örgütleri emperyalistlerin Türkiye’deki taşeronlarıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da büyük boyutlara varan Ermeni isyan ve olayları, savaş sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Güney Cephesi’nde yoğunluk kazanmıştır. Ancak emellerine ulaşamayan emperyalistler ve taşeronları Ermeniler Kurtuluş Savaşı sonunda Anadolu’yu terk etmek zorunda kalmışlardır. Dünya Ermeni sorununu, Ermenilerin anlattığı şekilde öğrendi ve onların mağdur olduğuna inandı. Behçet Kemal Yeşilbursa'nın bu eseri ise, gerçek mağdurun Müslüman Türk halkı olduğunu dönemin basınının tanıklığı ile gözler önüne seriyor. Adana, Antep, Urfa ve Maraş Müslümanlarının uğradığı mezalim ve katliamları bütün çıplaklığı ile anlatan bu esere, Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihi gelişimi hakkında gayet anlaşılabilir bir giriş eşlik etmiş olması ayrıca kayda değerdir. Prof. Dr. Kemal Çiçek