Sanayi devrimi ile birlikte üretim yapısının değişmesi ve fabrika temelli kitlesel üretime geçilmesinin sosyal ve insani açıdan en olumsuz etkisi çalışma süreleri görülmektedir. Bu doğrultuda ücret karşılığında farikalarda ancak hayatını devam ettirebilecek kadar bir gelir elde edecek bir şekilde çok ağır şartlar altında uzun saatler çalışan bir işçi sınıfı oluşmuştur. Fabrikada çalışan işçilerden beklenen sadece yemek yemek, uyumak ve çalışmaktan ibaret olduğundan, bu durum onlara özel hayatlarını tamamen sekteye uğratmaktaydı. İşçiler hayatta kalmak için tamamen işverene bağımlı kaldıklarından çalışma süreleri çok hızlı bir şekilde artarken ücretleri ise ters orantılı olarak düşmeye başlamıştır. Birçok meslek grubunda işçiler şafak vaktinden gecenin geç saatlerine kadar, sadece çok kısa yemek ve kahvaltı araları vererek çalışmak zorunda kalmışlardır. Bunun sonucu olarak da işçi sınıfı, boş zamanlardan yararlanamayan, tatil ve dinlenme hakkından mahrum bırakılmış, sosyal ve kültürel hayata vakit ayıramayan ve fabrikaların uzun çalışma saatlerine uymak zorunda kalan bireyler haline gelmiştir. Karl Marx ve Friedrich Engels bu kötü çalışma şartlarını sert bir dille eleştirmiştir