Görev sırasında yüzlerce köyde, birçok kasaba ve şehirde toplumsal yaşamı gözleme olanağı buldu. Yaşam ve mesleki deneyimlerini, dünya görüşlerini yerel gazetelere yazdı. Bu yazıların bir bölümünü bu kitapta topladı. Söylemek, yazmak, konferans vermek gibi çalışmalar iyidir, ama… Hiçbiri yapmanın yerine geçemez…İnsan ancak yaparsa öğrenir. Köy Enstitülerini onun için açtık. Demokrasi, ancak bütünleşmiş, uluslaşmış işlevsel toplumlarda iyi sonuç verebiliyor. Aksi halde seçimler etnik grup, aşiret, din mezhep farklarını sadece yansıtmakla kalmıyor, bunları tırmandırıyor… Cado, köyün dışına çıkmış, bizi karşılamaya geliyordu. Birden bire döndü, köye doğru koşmaya başladı…Hem koşuyor, hem de köylüye sesleniyordu: "Atatürk geliyor, Atatürk geliyor!.." Köye okul açılması demek; yeniliğin, aydınlığın köye gelmesi demekti. Onlara göre yenilikler Atatürk'le özdeşti. Köye giren her yenilik ve bunu getiren herkes bir Atatürk'tü… O gün Cado'nun gösterdiği sevinç çığlığı, kulaklarımdan hiç silinmedi. Görevimi yaparken beni uyaran bir ses, yolumu aydınlatan ışık oldu...