Avrasya, yüzyıllar boyunca üzerinde barındırdığı büyük halklar ve devletler arasındaki güç mücadeleleriyle, dünya siyasalarının yönelimini belirleyen temel coğrafya olmuştur. 1990'ların başlarında Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve SSCB'nin dağılması, Avrasya'yı yeni bir konjonktürle dünya gündemine getirmiştir. Avrasya üzerinde bağımsızlığını kazanan yeni devletlerin ortaya çıkması ve bu geniş coğrafyanın pek çok tehdidin yanı sıra, kaçırılmayacak fırsatlar sunması, küresel ve bölgesel güç kazanma peşinde koşan ülkeleri, bölgeye yönelik siyasalar ve stratejiler geliştirmeye itmiştir. Ancak Avrasya'ya yönelik olarak, sadece resmi devlet siyasaları ve stratejileri geliştirilmemiş; Rusya ve Türkiye gibi ülkelerde çeşitli kişi ve çevreler de, kendi siyasal düşünceleri doğrultusunda yeni Avrasya konjonktürü bağlamında algılama, yaklaşım ve stratejilerini ortaya koymuştur.