CENGİZ HAN – JACK WEATHERFORD YAŞAMININ TÜM YÖNLERİYLE CENGİZ HAN VE OĞULLARI… “Cengiz Han, dünya tarihinin son büyük kabile imparatoruydu. Göçebe hayatı yaşayan kabileler ile uygar dünya arasındaki 10.000 yıllık savaşın, avcılarla çobanların çiftçilere karşı verdikleri mücadelenin mirasçısıydı. Kardeşi Habil’i öldüren Kabil’in hikâyesi kadar eski bir hikâye idi…” Jack Weatherford Dünya tarihinde çok az lider Cengiz Han kadar farklı unvanlara sahip olmuştur. Bir kısım tarihçiler tarafından barbar ve gaddar olarak anlatılan Cengiz Han, diğer tarihçilerin sayfalarında cesur bir hükümdar ya da efsane bir imparator olarak geçer. Şu bir gerçektir ki Cengiz Han hem oldukça gizemli bir karaktere hem de nice toprakları atlarıyla ezip geçmiş devasa bir orduya sahip olmuştur. Bu ordu çoğu zaman haritaların ve nüfus hareketlerinin değişmesine, hatta son yapılan araştırmalara göre geri dönüşü olmayan iklim ve çevre değişikliklerine bile sebep olmuştur. Cengiz Han, çocuk yaşlarından itibaren korkusuzca savaşmayı, acımasız bir ortamda hırs, azim ve cesaret gibi bir savaşçının olmazsa olmaz özelliklerini tüm detaylarıyla öğrenmiştir. Kudreti hâlâ çözülememiş bir askeri teşkilât ile benzeri görülmemiş bir posta ağı kuracak kadar ilim ve teknik merakıyla yetişmiştir. Son derece farklı âdetlere ve kanunlara sahip Moğol tarihinin bu unutulmaz ismine dair araştırmalar gün geçtikçe daha fazla popüler olmaktadır. Özellikle savaş ve devlet yönetimi tarihi denince, Cengiz Han’dan bahsedilmemesi imkânsızdır. Moğolistan’daki Cengiz Han Üniversitesi’nden İnsanlık Bilimi Doktorluk unvanı almış, dünyaca ünlü bir araştırmacı olan Jack Weatherford, bu kitabında Cengiz Han ve onun torunlarının şaşırtıcı hikâyesinin ve fetihlerinin izini sürüyor. TONYUKUK – ERHAN AYDIN Türklerin Bilge Atası Bilge Tonyukuk Ve Yazıtı… Gerçeğe en yakın bilgilerle Tonyukuk kimdi? Unvanları ve görevleri nelerdi? Yazıtında neler anlatmaktaydı? Tarih boyunca Tonyukuk ve yazıtı ile ilgili hangi çalışmalar yapıldı?Türk adının ilk kez geçtiği Türk runik harfli metinler içerisinde, üzerinde en çok konuşulmuş olanı kuşkusuz Tonyukuk yazıtıdır. Bizzat Tonyukuk’un zihninden ve dilinden çıkan bu yazıt, hem tarihî olaylara teferruatıyla yer vermesi hem de Türk diline ve kültürüne yaptığı katkılar neticesinde oldukça önemli bir konumdadır. Tonyukuk yazıtı ilk bulunduğu günden bugüne kadar genellikle dil araştırmacıları tarafından incelendi. Özellikle tarih araştırmacıları, Çin kaynaklarında verilen bilgilerden hareket ederek Tonyukuk’un kim olduğu konusunda yoğunlaştılar. İşte ilk kez bu kitapla, hem Çin kaynaklarındaki olaylar hem de yazıttaki olaylar karşılaştırılmış oluyor. Yazıttaki her cümle ve sözcükte yer alan şifreler çözülerek hem Tonyukuk’un kimliği hem de yazıtının değeri ortaya konuyor. Çin kaynaklarıyla eski Türk yazıtlarında açıkça ifade edilmemiş olsa da yazıtta yer alan iğneleyici ve buruk ifadelerle Tonyukuk’un Bilge Kağan’la yaşadığı sorunlar gözler önüne seriliyor. Tonyukuk tarihten günümüze, büyük işler başaran Türk büyükleri arasında şüphesiz ki en üst sıralardadır. Diğer yandan tarihî Türkçenin söz varlığına yaptığı katkılarıyla, Türk kültürüyle ilgili sağladığı verilerle ve belki de en önemlisi Köktürk tarihi için paha biçilemez bilgiler vermesiyle, Tonyukuk yazıtı ölümsüz konumdadır. “Taşa Kazınan Tarih”, “Sibirya’da Türk İzleri” kitaplarıyla Orta Asya Türk tarihini ana kaynaklarıyla günümüze taşıyan Erhan Aydın bu kez Tonyukuk’u ve yazıtını yeniden gündeme taşıyor. BÜYÜK İSKENDER – JONA LENDERING Uçsuz Bucaksız Bir İmparatorluğun filozof Hükümdarı: Büyük İskender… “Büyük İskender, antik dünyanın, belki de tüm tarihin en büyük askerî lideriydi. Yalnızca dört sene içinde, kararlı liderliği, zekâ kokan taktikleri ve sarsılmaz azmi sayesinde Pers İmparatorluğu’nu dize getirmişti. Pers tacına el koyan İskender, hâkimiyetini imparatorluğun doğu topraklarına genişletti. Henüz 33 yaşındayken öldüğünde, yeni fetihler tasarlamakla meşguldü. Kurduğu imparatorluk pek uzun ömürlü olmasa da, İskender’in karizmatik genç dünya fatihi imajı, kendinden sonra gelen hükümdarlara ilham kaynağı, kimi zaman da yılgınlık sebebi olmaya devam etti.” Jeremy Black Makedonya, Yunanistan ve Pers İmparatorluğu, dünya tarihinin en gizemli coğrafyalarına ev sahipliği yapmıştır. Bu üç imparatorluktan ilki, İskender’in veliahd olarak dünyaya geldiği Makedonya’dır. Yunanistan’a İskender’in babası Philippos hükmetmiştir. Dünya savaş tarihinin en korkutucu ordusuna sahip Persleri ise İskender fethetmiştir. İskender, 11 Haziran 323 tarihinde Babil’de öldüğünde sadece 33 yaşındaydı. Ardında bıraktığı imparatorluk Nil Nehri’nden Himalaya’ya, Balkanlar’dan Hint Okyanusu kadar uzanıyordu. Ancak devlet yönetimindeki bazı tutumları, imparatorluğunda sonradan çok ciddi bir değişim ve dönüşüm yaratmıştır. İnsanlığı Yunanlar ve barbarlar olarak sınıflandırması, Persleri hem seçkin ağır süvari birliği hetairoi’ye hem de Avrupalı ordusuna dâhil etmeyi düşünmesi, onları yüksek mevkilere atayarak imparatorluk yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlaması imparatorluk felsefesinin neredeyse yeniden kurulmasına sebep olmuştur. Tarihçi Jona Lendering, Büyük İskender adlı bu roman tadındaki kitabında; karakteriyle, savaştığı ordularla, iletişimde olduğu devletlerle ve tüm felsefesiyle İskender’in hayatını anlatıyor. Antikçağ Yunan hikâyelerinden, Babil hükümdarlık kayıtlarından, İran kökenli belgelerden yararlanarak daha önce benzeri görülmemiş bir biyografik eser sunuyor. TİMURLENK – BEATRICE FORBES MANZ Bozkırların Son Göçebe Fatihi Orta Asya Ve Orta Doğu’ya Hâkim Bir Hükümdar, Küçük Asya’ya Kadar Savaşmış Bir Fatih: Timur Avrasya’nın her köşesinde bir kasırga gibi esen Timurlenk, bozkır fatihlerinin sonuncusuydu. Dünya tarihinde ömrünün neredeyse tamamını seferlerde geçirmiş savaşçı-hükümdar karakteri için akla gelen ilk isimlerdendir. “Kuvveti sonsuz” olarak nitelendirilen ordularıyla 1382’den 1405’e kadar çok geniş toprakların tozunu dumana katmıştır. Delhi’den Moskova’ya, Orta Asya’dan Tanrı Dağları’na, Anadolu ve Toroslar üzerinden Avrasya’ya kadar yeni fetihler için karşısına çıkan güçleri hallaç pamuğu gibi oradan oraya savurmuştur. Şüphe yok ki birçok kadim şehri de yerle bir etmiş, bazılarını ise kudretinden esirgemiştir. Uzun yıllar boyunca inşa ettiği Türk-Moğol kültürü, ölümünden sonra yerini Türk-İslam kültürüne bırakmış ve Osmanlılar, Safevîler, Babürlüler gibi büyük imparatorluklar için ilham kaynağı olmuştur. Timur’un (Aksak Timur, Timurlenk, Temür) destansı ismi tarihteki unutulmaz yerini almıştır. Beatrice Forbes Manz, bu çalışmasında Timur’u bir göçebe hanedanın kurucusu ve çok yetenekli bir insan olarak ele alırken devlet kurma mekanizmaları, kabile politikalarının dinamikleri ve kişisel yönetimin doğası gibi daha geniş konuları da tartışmaya açıyor. Timur’un iktidara geldiği kabile konfederasyonu içindeki siyasi kültürü inceleyerek, Timur’un gevşek ve isyankâr bir yapıyı tek bir kişiye itaate dayalı disiplinli bir ordu haline nasıl getirdiğini araştırıyor. Timur döneminin toplumsal-kültürel yapısı üzerine ciddi çalışmalar yapmış Beatrice Forbes Manz’ın akıcı bir üslupla kaleme aldığı TİMURLENK: Bozkırların Son Göçebe Fatihi adlı bu eserimizi, Zuhal Bilgin’in eşsiz çevirisiyle tarih tutkunlarının beğenisine sunuyoruz… IULIUS CAESAR – PHILIP FREEMAN Kahramanlık Ve Canilik Arasında Tarihî Bir Efsane: Caesar… “Iulius Caesar, yaşamına tarihin büyük adamlarının çoğunun yaşamının toplamından daha fazlasını sığdırdı. Philip Freeman yeteneği ve duru diliyle bu yoğun yaşamı ayrıntılarıyla anlatıyor. Freeman, okuyuculara heyecan verici ve sürprizlerle dolu bir anlatı sunuyor. Bilim insanları bu kitapta hayran olacakları çok şey bulacak, ancak daha da önemlisi Antik Roma konusuna yeni olan okuyucular kitabın sayfalarını büyük bir heyecan, aydınlanma ve merak duygularıyla çevirecekler.” — Anthony Everitt, Augustus ve Cicero’nun yazarı. “Zarif, bilgi dolu ve insanı okumaya zorlayan Iulius Caesar kapsamlı konular kadar parlak ayrıntıları da içeriyor. Freeman, tarihin en büyük ve en korkunç kişiliklerinden birinin öyküsünü muzafferane bir biçimde anlatıyor. Kleopatra’nın İskenderiye’sini tanıdığı derecede Kelt kabileleri hakkında da bilgili olan Freeman, Roma Senatosu hakkında adeta içeriden biriymiş gibi özgüvenli bir şekilde yazıyor.” — Barry Strauss, The Trojan War’ın yazarı ve Tarih ve Klasik Dönem Profesörü, Cornell Üniversitesi Iulius Caesar’ı tarihin en önemli kişiliklerinden biri yapan özellikleri nelerdi? Onun adı yalnız Roma’da değil Almanya ve uzak Rusya’da bile neden “imparator” sözcüğüyle eş tutuldu? General olarak hangi vasıflara sahipti? Hatip, yazar, strateji ustası bir siyasetçi gibi birçok yeteneğini nasıl geliştirdi? Hem bir kahraman hem de acımasız bir cani olan Iulius Caesar karmaşık bir kişilikti. Son derece cesur ve hırslıydı, şerefe ve gösterişe düşkündü. Uzun süredir eski ihtişamını yitiren soylu bir ailede dünyaya gelmekle birlikte, kurnazca hareket ederek kariyerinde ilerledi. İlk başta rahip olarak başladığı meslek yaşamında Roma’nın en önemli generali oldu. Rakipleriyle ittifaklar kurdu ve zamanı geldiğinde onlardan kurtuldu. Çoğu kez onun çevresinde toplanan Roma’nın sıradan halkının sözcülüğünü yaptı. Bununla birlikte fetihlerinden muazzam kazançlar elde etti ve bolluk içinde yaşadı. Tarihin en meşhur suikastlarından birinin sonucunda öldürüldü. Caesar’ın çağdaşları arasında Marius, Sulla ve Pompeius gibi generaller; hatip ve hukukçu Cicero ile Marcus Antonius ve Octavius (daha sonra Caesar Augustus) gibi Roma’nın en meşhur kişilikleri vardır. Caesar’ın Mısır kraliçesi Kleopatra’yla yaşadığı dillere destan olan aşk bugün hâlâ insanları büyülemeye devam etmektedir. Philip Freeman, tüm şahsiyetiyle ve çelişkileriyle Caesar’ın yaşamını gözler önüne seriyor. Onun tüm kudretiyle Roma’ya nasıl egemen olduğunu ve Roma’nın kaderini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Iulius Caesar, klasik dünyaya derin ilgisi olan okurlar kadar, Caesar’ı ve antik Roma’yı ilk kez keşfedecek yeni okurlar için de bir başucu kitabı… HANNIBAL – PATRICK N. HUNT Roma'nın Büyük Düşmanı Efsane Ve Gerçek Arasında Tarihin En Gizemli Komutanı…Hangi Hannibal efsane, hangisi gerçek? MÖ 208 yılında ünlü Alpleri geçişi nasıl gerçekleşti? Tarihin en dikkat çeken komutanlarından biri olmasının sebepleri nelerdi? Niçin kendisini alt edenlerden daha meşhurdu? Strateji ve taktik dehası mı yoksa kumarbaz ve şanslı mı? Dünya askerî tarihinde Hannibal ve icraatları nasıl yorumlanıyor? Stanford Üniversitesi’nde beşerî bilimler, arkeoloji, mitoloji ve sanat dersleri veren Patrick Hunt, gençliğinden beri hayal gücünde geniş yer edinen Hannibal efsanesinin peşine düştüğü bu eserini, uzun yıllar boyunca üç kıtada onun ayak izlerini takip ederek oluşturdu. Antik kaynaklar ve arkeolojik saha araştırmaları eşliğinde ilerleyen sayfalarda Hannibal’ın olağanüstü zorluklara karşı verdiği taktiksel karşılıkların değişkenliği ortaya çıkıyor. Bu da binlerce yıllık dönemde Hannibal’in neden büyük bir muamma olduğunu ve hakikatle efsanenin nasıl birbirine karıştığını gözler önüne seriyor.Kitap, Hannibal’in gençlik dönemiyle ve yemin töreniyle açılıyor. Hannibal’in adım adım geçtiği İspanya, Pireneler ve Alpler arasında yaşanan coğrafi ve iklimsel zorlukların yanı sıra pusular da kitabın heyecanını çok üst seviyede tutuyor. Alplerin zirvesinden Apeninler ve Arno bataklıklarına, Roma zaferinden Zama Muharebesi’ne doğru adeta bir roman gibi sürükleyici biçimde ilerleyen kitap, Hannibal’ın sürgünüyle ve mirasıyla son buluyor.Dünya kitap eleştirmenleri tarafından hayranlıkla tarif edilen Hannibal’in Samet Özgüler çevirisiyle tarih okurları için de unutulmaz olacağını düşünüyoruz…