Eşsiz hayal gücü ve şiirsel üslubuyla E.T.A. Hoffmann, Alman romantik edebiyatı denince akla ilk gelen isimlerden. Duka ile Karısı’nda kanallar şehrine, eski Venedik’in büyüleyici atmosferine götürüyor bizi... Anlatıda bahsi geçen Venedik Dukası, 1354’te Ceneviz donanması tarafından sarılan şehri düşman eline geçmekten kurtarmış tarihî bir şahsiyet. Hoffmann, Duka ile karısını resmeden gerçek bir tablodan yola çıkarak son derece meraklı bir hikâye kurguluyor. Öyle ki bunu dinleyenler Duka’nın karısının yüzüne dikkatle bakınca, onun zambak gibi beyaz alnında bilinmeyen, yalnız sezilen bir acının gölgelerini görebiliyorlar.Duka ile Karısı, kanlı iktidar savaşları sırasında yaşanan imkânsız bir aşkın hikâyesi. Hoffmann’ın dediği gibi, “Bu böyle gelmiş böyle gider, bir kere aşkın saadetini tadan, artık günlerce, haftalarca, aylarca, altın bir ışıkla sarılmış bir halde, cennet rüyaları görür.”Büyük yazarımız Sabahattin Ali’nin ustalıklı çevirisi ve sunuş yazısıyla Yordam Edebiyat’ta...