Ankara’daki bir fakültenin kantininde yaşanan kavgayla başlayıp, nerdeyse tüm Ortadoğu’da devam eden sürgün yaşamı, BİR YUDUM HÜRRİYET İSTEME BEDELİNİN en hafif cezası gibiydi onun için. İki yıldan fazla süren sürgün hayatında onlarca defa feleğin çemberinden geçip, ölümlerden kıl payı kurtulduktan sonra, şimdi de ülkesinden binlerce kilometre ötedeki İsveç'e, sürgün hayatını uzatmaya gidiyordu. Gittiği yerde daha ne acı sürprizlerle karşılaşacağını bilmiyordu. O anda uçak yerle temasını kesip havalanmıştı. Biliyordu, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı onun için. 12 Eylül darbesiyle başlayan sürgün yaşamı, 34 yıl dönmek için mücadele ettiği ülkesinin en büyük kenti olan İstanbul’da, bu kez 15 Temmuz darbe gecesinde noktalanan Fırat’ın yürekleri burkan yaşam hikâyesi âdeta bir destan gibi anlatılıyor bu kitapta…