Gulam Hüseyin Sâedi birbirinden etkileyici dört hikâye anlatıyor DENDİL’de: Mond nehri yükselince, kıyı kasabasında mahsur kalan bir yabancının zamanla gitmek fikrinden uzaklaşmasını konu alan “Şifa Mahalli”, riyakâr aile ilişkilerine neşter vuran “Yangın”, traji komik bir durumu kara mizahla işleyen “Keykavus, Kel ve Ben” ve tekinsiz bir mahallede geçen “Dendil”. Babası tarafından geneleve bırakılan Tamara’nın güzelliğine kapılan mahalle halkı, ona hak ettiği değeri vereceğine inanarak genç kızı el birliğiyle Amerikalı bir yabancıya sunar. Ancak kısa zamanda gerçek tüm sertliğiyle irkiltir hem Dendil’i hem de okuru. İran edebiyatında büyülü gerçekçiliğin babası kabul edilen Sâedi’den sıra dışı olayları, samimi ve sarsıcı bir üslupla anlatan, zihinlerde iz bırakacak bir eser. Doğrusu ben kâbuslarımı, evhamlarımı yazıya döküyorum. Kendimi değil, etrafımdaki insanları ve olayları düşündüğüm için de evhamlarım ve kâbuslarım bunlarla ilgili. Bu yüzden en çok korktuğum şey, binlerce kâbusumu yazıya dökemeden ölmektir. Gulam Hüseyin Sâedi