“Geçmişe karşı marifet arttıkça, muhabbet de çoğaldı.” diyen Emel Özkan, yurdun yakın tarihiyle atalarının hayat hikâyelerini kesiştirdiği bu kitapta, anılar üzerinden bir dönemin portresini çiziyor. Bulgaristan hudutlarındaki Deliorman’dan Bilecik’e göçle başlayan hikâyede; sanayileşme ile sırlanan ekmek teknelerine, günden güne zayıflayan kültürel belleğe, farklılaşan zaman telakkisine değinilerek günlük hayattaki değişimin izi sürülüyor. Hıdırellez’den Cumhuriyet Balosu’na, eski kahvehanelerden yöredeki topluluklara uzanan eser, aynı zamanda türküler ve yerel söyleyişlerle zenginleşen bir nevi sosyal tarih çalışması. “Zaman yangınından ne kurtarabilirim çabası ve duaya vesile olması ümidiyle, bir devrin tanığı olan muhterem dedemin sözlerini can kulağıyla dinledim. Bismillah deyip karınca kararıncaDeliorman’dan Çıktım Yola.”