Elinizdeki kitap; Yenâbîu’l-mevedde, mezheben Hanefȋ, meşreben Nakşî-Melâmî Seyyid Süleyman Belhî tarafından kaleme alınmıştır.“De ki: Ben buna mukabil sizden akrabama meveddet beslemek dışında bir karşılık istemiyorum” âyeti gereğince, Efendimiz’in Ehl-i Beyti’ne muhabbet; Ümmet-i Muhammed’in gönüllerinde ma’kes bulmuş ve bulmaya da devam etmektedir. Hz. Peygamber’in taht-ı terbiyesinde yetişen ve iltifatına mazhar olan Hamse-i Âl-i Abâ ve onların neslinden gelen imâmlar, mü’minler için sadece gönül aydınlığı değildir. Efendimiz’in onların ilim, ahlâk ve irfânlarına dâir beyânları, Ehl-i Beyt-i Mustafâ’nın dînî hayatın bütün vechelerinde numûne-i imtisâl olduklarını ortaya koymaktadır. Ancak tarih içinde ümmetin içine düştüğü siyâsî kargaşa beraberinde zuhura gelen itikâdî tartışmalar, Kur’ân ve Sünnet ile teyîd edilmiş bu hakikatin üzerine bir sis perdesi çekmiştir. İfrad ve tefrid noktasında hareket eden yaklaşımlar neticesinde ise Ehl-i Beyt’in tefsir, hadis, tasavvuf ve hatta fıkıh gibi ilimlere kaynaklığı da yeterince tetkîk edilememiştir.Şeyh Belhî ise, Ehl-i Beyt’e meveddeti ve bunun gereğini ilmî usullerle araştırmaya dayalı olarak tesbit etmeyi hedeflemiş; Ehl-i Beyt’in fazilet ve menkıbelerini, Ehl-i sünnet ve’l-cemaatin itimat ettiği kaynaklardan derleyerek bir eser telif etmiştir.Müellifin yöntem ve üslûbu, Ehl-i Beyt’e meveddet ve onlara tâbîliğin, bütün müslümanların müşterek buluşma noktası olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu inançla; Yenâbîu’l-mevedde adlı bu önemli eserin, Delilleriyle Ehl-i Beyt’e Meveddet başlığı altında Arapça’dan Türkçe’ye tercüme edilerek okuyucumuzla buluşması hedeflenmiştir. Sevenlerini ateşten hıfz eden Fâtımatü’z-Zehrâ’ya; mü’min ile münâfığı tefrîk eden Aliyyü’l-Murtazâ’ya; iki fırkayı sulh eden Hasanü’l-Müctebâ’ya; hakîkat yoluna can fedâ eden Hüseyin-i Şehîd-i Kerbelâ’ya salât ü selâm olsun.