Dünyaya geldiğinde, bir tüy yumağından başka bir şey değildi. Avuç içini ancak dolduruyordu. Onun bir yavru köpek olduğunu, bir çift kara kulağından ve minicik kuyruğundan anlamıştık. Dişi bir köpek istediğimiz için de ona Minik-Daşa ya da Daşenkacık adını vermiştik. Henüz küçücük beyaz bir şeyken gözleri kapalıydı, göremiyordu. Bacaklarının yerinde ise, iyice yakından bakıldığında bir çift çöp bacak görebilirdiniz. Bacakları var mı vardı. Ancak öylesine zayıf ve güçsüzlerdi ki, yürümek şöyle dursun, bunların üzerinde durulabileceğine inanmak çok güçtü. Daşenka yürümeye çabaladığında, aslında yürümeye çabaladı da denemez, daha çok kollarını sıvadığında denebilir, doğrusunu isterseniz kollarını sıvadığını da söyleyemeyiz.