“Eleştiri dünyası dahi, Henry James’in yüceliği karşısında tereddüde düşmekten kendini alamaz.” –Joseph Conrad Yazıldığı dönemde Henry James’in Amerikalı kızları aşağıladığı düşünülerek eleştirilen novellası Daisy Miller’da, anlatıcımız Frederick Winterbourne, İsviçre’de, Amerikalı bir kızdan etkilenir. Daisy Miller, o dönemin ve belki de günümüz erkek aklının kalıplarına sığmayan, istediğiyle flört eden, istediği zaman istediği kişiyle, istediği yerde gezip tozan coşkulu bir kızdır. Daisy’nin rüzgârına kapılan Frederick Winterbourne zaman geçtikçe kızı yargılamaya başlar. Herkesin, özellikle de Winterbourne’un teyzesinin kınayarak izlediği Daisy’yi “usturuplu” bir kadına çevirmek, bu rüzgârı bir kafese mahkûm etmek mümkün müdür? Edebiyatta “bakış açısı”nın ustalarından olan Henry James, Daisy Miller’da önüne konan sınırı aşma arzusundan her şeye rağmen vazgeçmeyen bir kadını anlatıyor.