Bir yolsuzluk dosyasını kamuoyuna duyuran gazeteci – yazar Fevzi Durukan, her an gözaltına alınmayı beklerken aynı zamanda karısının kendisini aldattığı gerçeğiyle de mücadele etmektedir. Hayat akışındaki bu yarılma, Fevzi’yi annesinin intiharındaki rolünden babasıyla ilişkisine, dostluklarından düşlerine, edebiyat camiasından ülkenin durumuna, en çok da kendisiyle yüzleştirecektir. Öyle ki kendini şimdiki zamandan soyutlayabilmek adına yaşanmakta olanı di’li geçmiş zaman kipiyle yazılmış hayali bir romanın pasajları haline getirerek yer yer sözü anlatıcıdan devralır. Çizgisel ilerleyen olaylar silsilesi, geriye dönüşlerle, id’in vahşi ve tekinsiz sesiyle, aynı zamanda yazar Fevzi’nin ideal kurmacasıyla iç içe geçer. Ayhan Koç büyük bir titizlikle kurguladığı, postmodern edebi tekniklerle beslediği son romanı Cümle Göğün Mavisi’nde bıçak sırtında ilerliyor. Bir yandan KHK’lılar, mülteci problemi, basın özgürlüğü, muhafazakârlaşma, Kürt meselesi gibi güncel politik olaylar çerçevesinde hâkim ideolojiyi yererken, diğer yandan “muhalif” olma iddiasındaki çevreleri de sert bir şekilde hicvediyor. Tüm yakıcılığına rağmen çağdaş edebiyatın mesafeli kalmayı tercih ettiği güncel soru ve sorunlara parmak basıyor, elini taşın altına koymaktan çekinmiyor, öz sansüre karşı kuvvetli bir çığlık yükseltiyor. Böyle netameli bir işin üstesinden gelirken hiçbir şekilde didaktizme ya da mesaj verme kaygısına, vicdanlara oynama bayağılığına düşmeyen sert, tavizsin bir metin okumanın hazzını yaşayacaksınız.