“1923 seçimleri ile TBMM’deki sosyopolitik çok renklilik de ortadan kalkmış, meşruiyetini tahkim eden Ankara’nın Kürt meselesine ilişkin bakışında yeni koşullar dahilinde paradigmatik bir değişim yaşanmıştır. Bu çerçevede, Lozan’la şekillenen yeni küresel ve bölgesel düzlemde Cumhuriyet idaresinin ilanı, modern Türkiye’nin miladı olması hasebiyle modern Kürt sorununun da miladıdır.” Bugün “Kürt meselesi/sorunu” dendiğinde, aynı zamanda çok boyutlu politik bir probleme işaret edilmiş olur ve daha ziyade problemin güncel izdüşümleri üzerinden değerlendirmeler yapılır. Fakat güncel izdüşümlerin arkasında önemli tarihsel referanslar, dönemeçler ve yollar vardır. Sinan Hakan, Cumhuriyet’e Giderken Kürtler kitabında sonuçlarını bugün de gördüğümüz pek çok sorunun hangi tarihsel gelişmeler neticesinde oluştuğunun izlerini sürmeye devam ediyor. Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla noktalanan (1916-1920) önceki kitabından sonra (Türkiye Kurulurken Kürtler), bu kez Kürt aşiret liderleri ve politik aktörleri ile uluslararası alanda da kazanımlar elde ederek meşruluğu gittikçe güçlenen BMM arasındaki gerilimli ve gelgitli ilişkiyi dönemin önemli aktörlerinin resmî yazışmalarından, askerî arşiv kaynaklarından, gazete arşivlerinden faydalanarak Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar getiriyor. Kürt meselesinin şekillenmesine katkıda bulunan ulusal ve uluslararası gerilim hatlarının ancak yerel dinamiklerle etkileşim içerisinde anlaşılabileceği iddiasını sürdürüyor.